DİN VE AHLAK ÇELİŞKİSİ
Bir bireyin ahlaklı, güvenilir, saygın ve dürüst olabilmesi için herhangi bir dini inanca sahip olması, bunu vurgulaması, ön plana çıkarması gerekmiyor.
Mesleğim ve yaşım itibariyle onlarca medya dünyasından insanlar tanıdım, gazete köşelerinde onlarca yazarın yazılarını okudum ve bazılarıyla da şahsen tanıştım, Gençlik yıllarımda bazı tarihçilerin kitaplarını göz gezdirdim. Ayrıca yıllar önce Safranbolu’ya gelen bir Japon aileyle tanışmıştım ki Adam ateist, eşi bayan ise Budist olduğunu güzel Türkçesiyle anlattı. Bu inandıkları dinleri ayrı ayrı olan yabancılardan edindiğim ortak tanı, evrende yaşayan tüm canlıları sevmesine ve onları kucaklamasına, özlemlerine, öngörülerine hayran kaldım, hatta imrendim.
Şimdi ise birkaç yıldır da YouTube gezgincilerinin bir çoğunu takip ederim, takip ettiklerimin arasında her inancı sahip olanlar var. mesela bunlar içerisinde size tavsiye edebileceğim esas ismi Berna olan “Bonna Seyyahe” adında İlahiyatçı bir Türk kızımız, fakat şu anda İranlı bir kişiyle evlenerek İran’da yaşayan İlahiyatçı bir bayanın Dünya’da çeşitli yerlerinde tarihleriyle birlikte anlatımlarını takip ediyorum ki müthiş..
Sözümü şuna getirmek istiyorum, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yüzde doksan sekizi (%98) Müslüman. Çocukluğumuzdan beri bize öğretilen ve doğru olduğuna inandığım için söylüyorum, Müslümanlıkta ahlak anlayışı bütün dinlerden daha üst seviyededir. Mesela; Müslümanlığın kabul ettiği veya ret ettiği bütün uygulamalar veya Kuran’ı Kerim’in bütün ayetleriyle peygamberimize ait bütün hadisler şunu gösteriyor ki insanların yaşam düzeyinin en üst seviyede tutulması, hayat boyu sağlıklı, huzurlu ve mutlu yaşam sürmesi içindir.
Bir Müslüman insanın ahlakı, adaleti, hakkaniyeti, şeffaflığı, dürüstlüğü, canlılara şefkati, ön planda olması, yani bir insanın insan olması gerekirken, bazı İnsanlar, kendi istediği şekli ile ve kendi istek ve arzularına göre uyguladığı gibi bir Müslüman olamazsınız. Yani, Müslümansam bana her şey mubah, anlayışı insanlara ahlaki açıdan çok tehlikelidir, çünkü Müslümanlık adına korku ve dehşet saçan, kendi kirli fikirlerini ve çıkarlarını ön planda tutan kişiler zalimlerdir. Zalimler insanlıktan nasibini almamış hastalıklı kişilerdir. Böyle insanlar günde 5 vakit namaz borcunu eda ettiğinde onu bütün günahlarından arındıracağına onu kurtaracağına inanıyorsa aldanıyor. “Ağır hesaplar tövbe ile temizlenmez, bazı ahlar kul hakkıysa, onu mahşer paklar” diyor Mevlana Hazretleri,
Can alarak, can yakarak, hile yaparak dindarlığı vitrine çıkardığımız zaman, yeni nesil şu soruyu sorma hakkı doğar: “Eğer ki ahlak bu ise acaba din bunun neresinde veya din bu ise ahlakımıza ne oldu” gibi sorulara muhatap olurlar.
Beni anladığım İslam dini bu görüşü asla kabul etmez...
İnsanız dedik, insanlar yaşamı boyunca hata yapabilir, ama hatalarımızdan ders çıkartarak ahlakımızı ön planda tutmamız gerek, bizim bol keseden, herkese, kurda, kuşa, dinliye, dinsize, zengine, fakire dağıtacağımız tek şeyimiz, ahlakımız, bunun için de adil olalım adaletli olalım, kadir kıymet bilen insan olalım, İslam dini de böyle emreder.
İşte o zaman hiç kimse, hiç bir vatandaşa ne yanmayan kefen, ne de sırat köprüsünden geçiren terlik satamayacak, hiçbir kimse cennetin anahtarını da birilerinden satın almayacak ve hiç kimse de ilahi iradeye eş koşmayacaktır..
Bir insanın en büyük dehası zekasıdır. “Zeka, Rabbimin insana sunulmuş en özel hediyedir, ama kullanmasını kişiye özeldir” .diyor ünlü ilahiyatçı hocamız..
İnsanın, insanlığa faydası olmadığı her fikir, inanç, düşünce, kaymaya, yok olmaya, yıkılmaya mahkûmdur.
Ne demek istediğimi anlayanlara da selam olsun.
Necati Keskin
07.Mayıs.2023
atay1348@gmail,